Yağmuru kim döküyor,
Ünzile kaç koyun ediyor,
Dayaktan uslanalı,
Hiçbir şey sormuyor...
...

Ofise gelince dün akşamki programdan aklımda kalan Şebnem Ferah'tan şarkı indirmeye karar verdim ve eskiden çok sevdiğim ve "aa böyle bir şarkı vardı" dediğim "Ünzile" ye denk geldim. Orjinali Sezen Aksu' ya ait olan bu şarkı bana iyi mi geldi...Bilmiyorum...Yeniden " kadın" damarımdaki kanım hızlandı..Bilmiyorum ne yarası taşıyorum ama hemen kabuk düşüyor, bir yerlerden mikrop kapıyor,iltihaplanıyor bu konu bende. Çok dokundu şarkı anlatamam..Daha önce bu kadar dikkat etmemişim sözlerine. "Ünzile kaç koyun ediyor" dedikçe zorla evlendirilen çocuk yaştaki kızlar geldi aklıma, mal değil koyun etmediği düşünülen kadınlar, sadece öbür cinsin varlığını sürdürebilmesi için dünyada olduğu varsayılan çıkmazlar... 'Neden' ve 'ama' larla dolu bir sürü cümle ve soru arasından sıyrılana kadar modumu değiştirene kadar epey uğraştım..
Şimdi yeniden aynı melankoniye girmemek için konuyu azıcık saptırayım yeniden Elif Şafak' a döneyim... Bu nasıl bir kadın çözebilmiş değilim...Sırf elimde okuyacak kitabı olsun diye bütün kitaplarını okumamaya çalışıyorum, almamak için direniyorum. Araya başka yazarlar katıyorum, saplantı halini aldı resmen...Ama anlatımları, kurguları bitiriyor beni... Aynı durum dediğim gibi Kürşat Başar için geçerliydi ama artık ona yapacak bişi yok çünkü yeni kitaplarının çıkmasını bekliyorum..Televizyondaki programını da takip etmeye çalıştım uzunca süre...Bir de Uğur Özakıncı vardı....İlk defa bir kitabını (Siyah) okuyup hızımı alamayıp, delirdiğim, kitaplarını sömürdüğüm..Ve fakat genç yaşta vefat etti...Aman ne ağladım ne ağladım... dönüp dönüp yeniden okudum o satır aralarını...yeniden imgelemlerini çözmeye çalıştım..en baştan aldım dönüp dönüp...Çok ama çok seviyorum bu üçlüyü...sanki ablam-abim gibiler.....yazmak kadar okumak güzel..okumak kadar yazmak....