27 Ekim 2010 Çarşamba

disiplinlerarası aşk

Neler diyeceğim neler... Yapacaklarımı sıraya koyma çabasındayım. Kafamda yine tilki kuyrukları..

1. Kapadokya' ya gitmek için çıldıran birisi varsa o benim! (iç sesim "bunu sevgilimle yapmak isterdim" diyor ama hiçbir önemi yok)

2. Meditasyon yapma isteğimin giderek arttığını görüp, kendime bir yer buldum. Hatta İzmir'de de şubesi olmasın mı buranın???! Annem de gidecek, gezilerinde birleşeceğiz sanki, çok zevkli olacak sanki...

3. Cervantes'te tanıştığım çok sevdiğim arkadaşım Derya ile yaptığımız felsefik konuşmalar, mailleşmeler, hayatüzerinekonuşmalar-söylenmeler-dönüp kızıp sonra yeniden sevmeler gittikçe daha güzel bir hal almaya başladı. Hedonistliğe doğru kaymaktayız!


4. Atlara olan sevgim katlana katlana büyüdü. İlkbaharın başında ama en başında hatta belki şubatta şaha kalkacağım duyurulur. Kahkülleri benimkine benzeyen bir midilli bulmam çok zamanımı almayacak :))

5. Dans hayatımdaki ennn ama ennn güzel şeylerden biri. Dans etmeyi bırakınca solacak bir çiçek gibi hissediyorum kendimi. En yorgun anlarımda dans derslerine koşarak gidiyorsam, ders bitince keşke bir bu kadar daha olsaydı diyorsam, sabah uyandığımda hatta asık suratlı olduğumda aynanın karşısında temel adımları yapıyor ve sonra kendimi gülmekten alamıyorsam... Hiç çıkma hayatımdan dans!



6. Ofisteki koltuğumun yanıbaşındaki pencereden her gün 1 kareyi izliyorum. Karşımdaki çalılık ya da herneyse işte ondan sarkan dallar sarı-kırmızı-turuncu tonlarının her gün daha değişiğini daha farklısını gösteriyor, beni benden alıyorlar. Fotoğrafını çekince renklerim istediğim gibi çıkmıyordu, ta ki bugüne kadar...





7. Bu sabah kalktığımda televizyon açıktı. Atatürk'ün sesinin kayıtlı olduğu kasetler bulunmuş. Onun yürüyüşünü gördüm, ses tonunu dinledim, tavrını inceledim. İçime bastım bastım çıkardım.. Cumhuriyeti kuran adamı gözlerim dolarak izledim.. Mutlaka izlemeli, görmelisiniz...

24 Ekim 2010 Pazar

karma-karışık...

Pazar günlerini çok severim. Bu sabah çok iyi uyanmasam da bu böyle..

Yazacak birkaç gündem maddesi var, onun için geldim .Bu ilk paragrafı Fox Tv de yayınlanan "Yer Gök Aşk" dizisine ayırıyorum. Bilmeyenler için: Havva ile Toprak iki kız kardeştir ve zengin çocuk Yusuf her ikisine de aşık olacaktır.  Bir sonraki bölümü başlamadan googleda fragmanını aratıyorum. Ve aynı milliyetteki yorumlar gibi komik ötesi yorumlar okuyorum. Türk milleti diziyi izlemiyor, adeta yaşıyor. Ama bir yorum varki bunu yazmazsam çatlarım :

" Arkadaşlar Yusuf ile Havva yakışıyor, Toprak ile olsun diyenleri gerçekten anlamıyorum. Havva alımlı güzel ve zeki bir kız, Toprak ise ezik. Bir de gelmiş Toprak ile Yusuf sevgili olmazlarsa, ben bu diziyi izlemem diyorlar. Sanki yönetmen sizi mi dinleyecek!! Biz diyor muyuz Yusuf Havva ile olmazsa izlemem diye?? Yusuf ve Havvacılar toplanın, gösterelim kaç kişi olduğumuzu!"

????????????????????????????!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

Öyle çok güldümki  anlatamam. Yazık...Nasıl dertlenmiş belli değil... Trajikomik... :))





Birkaç gün önce ne oldu...Facebookta bir uygulama vardı "Kıvanç'ın mavisi hangisi" adında.. Mavi Jeans in sayfasını "like" ediyorsun ve 3 hafta boyunca verilen seçenekler arasından Kıvanç Tatlıtuğ'un hangi kıyafetleri seçtiğini tahmin ediyorsun. Haftada 2 seçim yani toplamda 6 seçim yapıyorsun. Kazanırsan, 150 ytl mavi hediye çeki ya da Kıvanç için seçtiğin kıyafetler senin oluyor. Ben kazanamadım. Ama cuma günü kargo ile Mavi Jeansten bir paket geldi. İçinden değişim kartıyla beraber, She IStanbul yazılı tişört çıktı... Çok mutlu oldum. Sürprizlere bayılırım ben....Bu jest için Mavi ye teşekkürlerrr :)





Haftaiçinde Eminönü'ne gittim. İstanbul'un heryeri ayrı güzel.. Eminönünde öyle değişik ayrıntılar, büyülü renkler, insanlar varki, bir daha izledim hayran hayran bu şehri...Yerde suyun içine renkli taşlar koymuşlar.. Doğal taş... Nasıl güzel renkler bir bakın, mavi-yeşil tonları...




Son olarak...Son zamanlarda insanların ağzındaki "gusto" lafı nedir allahaşkına?????? Ne kadar saçma göründüklerinin farkında değiller mi?

21 Ekim 2010 Perşembe

istanbul pas constantinople

En sevdiğim şarkı bu sıralar!!!

http://fizy.com/#s/1lujx1  :   istanbul pas constantinople

Ayşe ve Ayhan Sicimoğlundan...

Yoğun bir zamanın ardından yeniden yüzümü göstereyim dedim. Herşey yoğundu, iş, sosyal hayat ve diğerleri..Hatta sağlık bile! Atalay sayesinde küçük çapta bir sarılıkolduğunusanma hadisesi yaşadık da... Neyse ki herşey bitti gibi. Şimdilik.

Vizemi aldım. En çok bunu bekliyordum, arkama yaslanmayı ve valize ne koyacağımı düşünmeyi......Biletim ve vizem var ne de olsa :) İtalyadan sonra çok güzel bir post yapacağım buraya. Söz z z!


İtalya demişken...Eat, Pray, Love filmine giderek uzun zamandır yapmadığım bir şeyi, sinemada film izleme ihtiyacımı karşıladım. Film gerçekten güzeldi. Amerikan yapımı olduğu belli ama keyifli, enerjik ve umut doluydu bence. Klasik herşeyini bırakıp gitme ve aşkı bulma hikayesi, evet, ama anlatımın güzelliği, mekanların güzelliği bence bu fikri törpülemişti ve avrupa sinemasına kayan görüntülerle bezendiğinden puanını yükseltti gözümüzde.Görülmesi tavsiye edilir... Ruhunu az da olsa kendime benzettim Julie Roberts'ın oynadığı karakterin.


Kitap... Tesadüflerle dolu bir karşılaşmam oldu bu kitapla, bir değil birkaç..Ve işte şimdi elimde... "Evrenden Torpilim Var" Yavaş yavaş okuyorum bitmesin diye. Sindire sindire. Şiddetle tavsiye edilir, olumlu enerji yaymak isteyenlere. Bu muhabbet uzun süredir dillerde olduğundan, enerjiler, pozitifler havada uçuştuğundan ben yanaşmamıştım bunlara hiç. Ama bu, dedim ya tesadüfler eseri durup durup "beni al" (beni seç beni seç  :)) diye bağırdı. Haklıymış. İyi ki de beni seçmiş :)

Gitmek..Duygusu yine düştü mü içime? Yine sığamıyor bu can bu bedene :) Sakinleştiriyorum kendimi bayrama kadar, biletim elimde, "gelirken ne istersiniz"diye sorduğum canım arkadaşlarımın yanına varana kadar... Ne istediler peki? Biri flamenko ayakkabısı öteki kaşar peynir.. Pıtırlarrrr.... :)


Sonbaharın geldiğini söylemiş miydim?