30 Mart 2010 Salı

hediyecikler



Dün işten eve gelip yemek yaptım, üstüne de zebra kek.. Gerçi sonrasında şekil olarak daha iyilerini gördüm internette ama yine de tadının mükemmel olduğu gerçeğini değiştiremedi. Bu konuda alçakgönüllü olamayacağım.










Bugün Atlas pasajından anneme küçük bir biblo aldım. Bu şişman plaj kadınına bayıldım!









Ve son olarak... Bu blogu açtıktan sonra, facebookta, bloga yazdığım postları "notes" kısmına aktarabileceğimi farkettim. Yazılarımı okuyup yorum yapan arkadaşlar beni çok mutlu ettiler, hepsine teşekkürler.. Bu akşam oturdum, şimdiye kadar yorum yapan, "like it" yapan herkesin ismini küçük kağıtlara yazdım ve Atalay'a " bir kağıt çek" diyerek noter huzurunda çekiliş yaptırdım. Sonra oturdum ve şu aralar moda olan pixels boncuklardan bir çift küpe yaptım ve yarın bunu talihli kişiye göndereceğim. Şaka yapıyorum talihli değil sadece küçücük bir hediye..Geriye ismi açıklamak kaldı : Figen Özveren! (Bu arada yanlış hatırlamıyorsam Figen bloga ilk yorumu yapan kişiydi, iyi isabet yani:) )

her sabah farklı okuduğum şiirim..
























....


Havalar hiç soğuk olmasaydı

Hep güneş açsaydı

Gökten paralar yağsaydı

Bilgiler kafamıza dolsaydı

Hiç hastalıklar olmasaydı

Gözlerimiz yaşla dolmasaydı 

Tatil yapmak isteyenler hep yapsaydı

İsteyenler -bize ne – yine de çalışsaydı

Ölmek diye bişey olmasaydı

Nüfus planlaması kendiliğinden olsaydı

Sevgililer hiç ayrılmasaydı

Belki de savaş kavga diye de birşey olmasaydı

Hayat ne güzel olurdu..

...

Fotoğraf ,galiba http://cubukmakarna.blogspot.com/ dan alıntıydı

29 Mart 2010 Pazartesi

Hasır şeyler

Biraz zaman oldu, markafonide aşağıdaki tepsiyi gördüp beğendim. Baktım fiyatı da iyi..Tam alacaktım ki "ürün özellikleri"ni okuyup geri vites yaptım.


Kuruyana kadar bantla sarılacak, direk suyun içine sokulmayacak, pril ile yıkanmayacak, herbir köşesi itinayla kurulanacak bu tepsiyi kim ister ki acaba?!!!!! Baştan ayağa sorun bu tepsi..

28 Mart 2010 Pazar

barcelona-2

Kaldığım yerden devam ediyorum. Bu sefer yediğim içtiğim benim olsun bölümü :)

















first breakfast





















La sangria

















La paella



Churros y chocolate...mmmmmm

25 Mart 2010 Perşembe

Bu baharda...



















Bu bahar ve yaz için yapmak istediklerim:

1. Eskişehir Buda Bar'a minimum 1 kez gidilecek, tüm kurtlar dökülecek!
2. Bozcaada gelincik şerbeti zamanı kaçırılmayacak, mutlaka ziyaret edilecek, cennet hatırlanıp gelinecek
3. Çeşme'ye gidilecek, turkuaz suları seyredilecek.
4. Bu baharda kiraz çiçeklerine özel zaman ayrılacak, yolda durulup seyredilecek, içler açılacak, gönüller şenlenecek
5. Cuba Bar da sigara yasağından nasibini aldığına göre, salsa yapmak için çok vakit olacak!
6. Edirne Kırkpınar güreşleri merak edilmekten vazgeçilip, bir Edirne gezisiyle birleştirilip merak giderilecek
7. En güzel caz müzikleri kovalanacak, en çok Limonlu Bahçe'ye gidilecek...


Fotoğraf, http://media.photobucket.com/ dan alıntıdır.

14 Mart 2010 Pazar

Barcelona-1


El Corte Inglés



La Boqueria


La Rambla



La Sagrada Familia



Port Vella


Miro

11 Mart 2010 Perşembe

turn on your television




Found at: FilesTube

Barcelona'dan döndüm ama bununla ilgili yazımı sonraya saklıyorum. Fotoğraflarımı ve notlarımı düzenleyip seçtikten sonraya...

Bugün başka birşeyler anlatacağım. Saplantılı olduğum konular var. Daha önceki bir yazımda sevdiğim yazarlardan bahsetmiştim. Aynı şekilde televizyon programları var gözümü kırpmadan izlediğim. İşte bunları sıralayacağım..

Birkaç yıl öncesine kadar Kürşat Başar'ın hem konuklarıyla yemek yediği hem de bu arada sohbet ettiği bir programı vardı. Kaçırmadan izlemeye çalışıyordum ve evde çıt çıkmasına izin vermiyordum.Dün akşam iş dönüşü gene saçma sapan şeylerle uğraşıp, yatma zamanını çoktan kaçırdığım bir anda yeniden "Kürşat Başar'la" programına rastladım. Fox Tv 'de her çarşamba 23:00 te! Demekkiiiiiii çarşamba günlerim de dolmuş bulunuyor artık. Ama asıl olay şu, buraya yazacağım zaman hangi kanalda izlediğimi unuttum ve googleda arama yaparken eski programlarının videolarını buldum. Allahım nasıl ödüllendiriyorsun beni böyle? Çok mutluyum. Ve fakat... Emre sürekli maç izlerken, ben de bu programı ve birazdan bahsedeceklerimi izlemeye devam edersem, dünyadaki en iyi çift biz olmayabiliriz...Linki veriyorum: http://video.cnnturk.com/2009/programlar/1/5/kursat-basarla


Gelelim bir diğer programa...Bu program ise gezi ve değişik kültürlerle ilgili olan, klasik, kanalların, birinin eline bir mikrofon verip ordan orayı gezdirdiği benim izlerken içimin gittiği programlardan. Kanal Türk'te yayınlanıyor ve adı "Aş Kendini". Şirin, sakince bir kız sunuyor programı. Adı Aydan Önder'miş bak yeni öğrendim şimdi programın internet sayfasından. Ama asıl neyi öğrenip şok oldum demin.. Program her pazar 14:15 te yayınlanıyrmuş. Oysa ben ne zaman izliyorum? Her sabah 7:35 !!!!! Yani uyandığımda. Ben de ne kadar saçma bu saatte verilmesi diye düşünüp duruyordum. Ama şunu söyleyebilirimki, beni, o sıcacık pastel yatağımdan çıkarabilen tek şey bu program :) Ve sitesinde bir kaç videosunu buldum ve onları da izlemeye başlayacağım. Kız gerçekten keyifli bir şekilde sunuyor programı. Ve linki: http://www.kanalturk.com.tr/tv/as-kendini/



Son olarak...Her pazar Kanal D'de saat 12:15 te, pazar kahvaltısı sonrası Türk kahvesi tadındaki zevkli programı Güneri Cıvaoğlu sunuyor : "Şeffaf Oda"... Çekilen mekan ve  dekor kadar sohbetler de çok lezzetli.... Genelde katılan konuklar ya bir enstrüman çaldıkları ya da şakıdıkları içindir ki, ekstra bir müzik ihtiyacı olmuyor.. Aynı şekilde netten bazı bölümlere ulaşabiliyorsunuz.Linki: http://www.kanald.com.tr/SeffafOda


Ben de siz yazımı daha keyifli okuyasınız diye başına bu aralar listemde sırabaşı olan "Purple Rain" şarkısını ekledim...

3 Mart 2010 Çarşamba

2 Mart 2010 Salı

kara duman gecikir, belki hiç gelmez....

Dün gece Lost dizisinin  yeni sezonunun 5. bölümünü ve ne kadar saçmaladıklarını hayretle izledim. Yani tüm bu olanları nasıl bir sona bağlayacaklar çok merak ediyorum. Çok affedersiniz ama gerçekten os.ruktan bir bölüm olduğunu düşünüyorum :) Ve hatta osur.k demişken finalde de "kara duman"ın, Hurley'nin os.ruğu olduğu ortaya çıkarsa hiç ama hiç şaşırmayacağım. Alakasız geçişler, onu buna yamamalar, yok ruh değiştirmeler beden değiştirmelerle saçma bir gerilim dizisine döndü LOST! Şiddetle kınıyorum... (Fotoğraf bizzat benim eserim)








Şimdi alakasız bir konuya geçiyorum. Dün başıma gelen bir olayı anlatacağım. Gülse Birsel sevdiğim ve çok sevdiğim yazarlardan. Bütün kitaplarını okudum ama son kitabı "Velev ki Ciddiyim" i okuduktan sonra bir boşluğa düştüm. Kitap kısa geldi bana. Oysa işe gelip giderken vapurda ve otobüslerde okudum yani aslında gün başına 2-3 yazısını okusam, sürdü bir zaman. Neyse, ben de bunun üzerine Sabah gazetesindeki arşivini okumaya karar verdim. Arşive bakınca anladımki kitap zaten gazetedeki yazılarından bir seçmeymiş. Bunun  üzerine kitapta yer almayan diğer yazılarının bir kısmını, bir word dosyasına copy-paste usulü aktardım ve yollarda okumaya devam ettim. Bittikçe de yenilerini bastım :) Ama bu kağıtlar öyle ilgi çekti, öyle ilgi çekti ki anlatamam. Otobüste vapurda yanıma oturan kalkamıyor, gözünü bir atan bir daha ayıramıyor. Toplu taşımada gazete okuyanlar bilir bunun ne kadar rahatsız bir durum olduğunu. Beni de azıcık gerdi ne yalan söyliyeyim. Neredeyse dönüp diyeceğimki yanımdakine : "Bittiyse çevireyim mi sayfayı?", öyle , o kadar yani.. Dün yine iş çıkışı otobüsle Beşiktaş'a geçiyordum. Bir kızın yanına oturdum. Genç bir kız. Allahım bu da başladı mı okumaya, resmen beraber okuyoruz! Neyse umursamayıp devam ettim. Son durakta kız dayanamadı artık:

- Siz bu yazıları internetten seçip copy-paste mi yaptınız, nasıl oluyo yani?
- Evet aynen öyle oluyo. ( Burada ben kızın demek istediğini tam anlayamadım, sonraki sorusunda çaktım)
- Ama çok güzel yazıları seçmişsiniz, konular çok ilgimi çekti de..
- (Burda çaktım köfteyi) Ah hayır seçmedim ben, bunlar Gülse Birsel'in yazıları..
- Ha öyle mi?? Tamam anladım. Çok güzelmiş. Teşekkür ederim

Ve sonrasında " yolda okumak zevkli oluyor değil mi" konulu 3-4 dakikalık bir sohbete giriştik ve iyi akşamlar dileyip ayrıldık... Anladım ki bu yazıları fotokopi çekip dağıtsam, belki herkes iş çıkışlarında, sabahları yollarda daha eğlenceli zaman geçirecek. Zor birşey değil ki neden bana fotokopi çektiriyosunuz, herkeste vardır printer, yazıp çıkarın siz de... Bakın linki de veriyorum buraya :

http://www.sabah.com.tr/Ekler/Pazar/Yazarlar/birsel/Arsiv

Neşelenmek garanti!!!

1 Mart 2010 Pazartesi

mng vs. mng

Canım kardeşim Atalay bazen gerçekten çok iyi saptamalarda bulunur. Bana hep araştırma konusunda çok iyi olduğumu söyler, bu yüzden eğer akademisyen olsaydım çok güzel şeylere imza atabilirmişim yani.Fakat bu sefer abarttım. Bu İspanya'ya gitme işini gerçekten çoook abarttım :) Dalga geçmeyin lütfen, sadece oradaki Mango ile Türkiye'dekini karşılaştırdım. 7 ytl ile 20 ytl arasında farklar buldum ve bu sezonda almak istediklerimi yeniden gözden geçirdim. Buyrun siz de bakın:



















¿ Kötü mü etmişim ?  :)))