27 Kasım 2010 Cumartesi

buongiorno miss italia !

Gittim ve geldim. Mutlandım ve yoruldum. Çok güzel zamanlar geçirip neden daha önce gelmemişim diye hayıflandım. Çok fotoğraf çektim. Çok şarap içip, çok güldüm.

İtalyanın küçük daracık sokaklarında yürüdüm. Mimarisini izledim hayranlıkla. Arkadaşlarımla sokaklarda kahkalarla güldüm. Kahvaltı dışındaki öğünlerde şarap içip, değişik tadlar denedim.

Çok güzel fotoğraflar çektim.


Karar verdim İtalyayı birkaç yazıda anlatmaya... Tamamını görüp öyle aşık olmaya...


Başlayalım mı??




























Dakka bir. İlk gün iner inmez pastaneden aldığım pembe ve yeşil badem ezmeleri...mmmmmm...olsa da yesekkkk..

Pazara gittim. Şu marul-karnıbahar karışımı mı desem ne desem baksanıza şu sebzeye





Padua (padova) da bir parkta bütün sonbahar rengi yapraklar yerdeydi. Biz de manzarayı kaçırmayıp 3 kız birbirimizin fotoğrafını çekelim dedik. Yapraklar arasında savrulup poz verirken... Yorulup kenara çekildik. O arada 3 arkadaş bize yaklaştı. Tipleri tanımıyoruz ama birinin elinde teleskopik objektifli bir makina var. Biz birbirimi,zi çekerken o da bizi çekmiş. Fotoğrafları bize gösterince ağzımız açıkta kaldı, muhteşemdiler. Hemen e-mailler yazıldı, fotolar beklenmeye başlandı. Ne dersin bilok gönderecek değil mi??
Al bakalım bu da o park işte.




Aynı parkta protesto var, hem de balonlu :))



Bologna'da çok güzel bir lazanya yedim. Tadı damağımda...



Tarih, sanat ve sonbahar kokuyordu İtalya..Mis...

Son olarak kısa kısa

 İtalyaya notlar-1

1. İtalyan erkeklerine dedikleri kadar varmış. Ben ömrümde bu kadar çok yakışıklı erkeği birarada hiç görmedim ;)

2. Yemekleri gerçekten çook lezzetli!

3. Her gittiğim ülkede takıldığım şey yine çıktı karşıma. Yaya gören sürücü saniyesinde durup yol vermek zorunda. Bizimkiler hep öküz kalsın böyle lütfen! Bir gücüm olsa yasa çıkartacağım.

4. Aksanları çok keyifli. Dinlerken ispanyolcadan çıkardıklarımı anlamak daha da keyifli...

5. Her tarafta 2500 tane çöp kutusu var. Cam için ayrı, karton için ayrı, organik için ayrı, plastik için ayrı, ayrıoğlu ayrı... Çevre bilinci diyoruz...

6. İtalyanlar inanılmaz yardımcı insanlar ve Türklere çok benziyorlar. Daha medeni olduklarını hadi hep beraber kabul edelim.

7. Aynı İspanyada olduğu gibi her yerde bisiklet var. İnsanlar araba yerine bisiklet kullanıyorlar ve kullanacakları yolları var! Kıskançlıktan öleceğimmmm...

8. Oralara alışveriş yapmaya giden Türkleri gerçekten hiç ama hiç anlamıyorum! Herşey Türkiyede de var ve dışarıda fiyatlar farklı falan da değil. So, somebody please tell me?!


İtalya anlatmalarım bitsin çok özel bir dosya ile karşınızdayım :)))))))))))))))))))))

9 Kasım 2010 Salı

on kasım


bu siren....
bu ömrümde duyduğum en acıklı ses...
gözyaşlarımı hiç tutamadığım...
seni özlemeden hiç duramadığım...
ışıklar içinde uyu Ata'm...

4 Kasım 2010 Perşembe

zamanı var bu heyecan büyüsün iyice




Sevgili bilok,

Ben eskiden sonbaharı hiç sevmezdim biliyor musun? Soğuk gelecek yağmur gelecek diye sinir olurdum. Bunca zaman sararmış yaprakları nasıl görememişim hayret ediyorum kendime. Hani geçende sana bahsettiğim ofis penceremden gördüğüm manzara var ya.. O bir değişti bir güzelleşti inanamazsın al bak sen de.

Sonbahar demişken..Kaç zamandır "Yedigöller"e gitmek istiyordum. Karar verdim bu pazar gidiyorum. Katılmak isteyenler hemen söylesin bana. Fotoğrafları görünce çoook üzülebilirsiniz. Kimse gelmezse ben kendim giderimkii :)






Bu aralar iş yerinde pek bir sıkıntıdayım. gün geçmiyorki yeni bir sorun patlak vermesin. Özellikle dün çıldıracak gibi oldum. Ne gözüm gördü penceredeki bu görüntüyü, ne de kulağım çalan sakin şarkıyı. Ben de bir zamandır düşünüyordum ne yapsam da ofisteki mutluluk katsayım artsa diye. Ve ikea saolsun yardımcı oldu bana bu konuda. Hani dedim ya öbür yazıda bir procem var diye. İşte şimdi onu gösterme zamanı sana. Bunu görünce hem kendime hem Derya'ya yapmalıyım dedim hemen. Bir çerçeve aldım, derin bir çerçeve. İçine kum koydum bir de kumsal çakılları. Sonra sabah bakınca iç açacak fotoğrafları seçtim internetten bir bir. Götürüp onları yazdırdım. Ve çerçeveye koydum bir tanesini. Kumla denizle en alakalı olanını. Sonra sıkıldıkça bu fotoğraftan, değiştirilecek, yenisi konacak çerçeveye. 3 ay aynı fotoğrafa bakamamki ben :) Al bak bakalım beğendin mi...






Şimdi anlatacağım şeyden ayrı bir yazıda bahsedecektim ammavelakin bekleyemedim. Tatilleri çok severim, sevmeyene henüz rastlamadım. Ama yılbaşı nedense , her nedense başka bir anlam taşır benim için. Hayır, yeni bir yıla girdiğimiz için değil. Tüm o kırmızı beyazlar ve yeşiller, beyaz ve altın sarısı, beyaz ve gümüş süslemeler, objeler, çam ağaçları, çam ağaçları süsleri, yılbaşı masaları, yılbaşı hediyeleri, yeni yıl şarkıları, süslenmiş sokaklara yağan kar, yılbaşında istanbul ve newyork fotoğrafları, yılbaşı filmleri... Bu noktada "noel" kavramını kıskanmıyorum desem yalan olur. Ben bu hissi kuvvetle muhtemel annemden almışım...Çünkü o da aynı heyecana kapılıyormuş. Muş çünkü sonradan öğrendik karşılıklı hislerimizi...Ve tüm bu hislerim aksine her yılbaşı gecem güzel geçti diyemem o ayrı :) Ama hepsi için çok güzel planlar yapmıştım o da ayrı :) Bu yıl için de var o apayrı :))))

Dün Nautilus Carrefourdaki Boynerden içeri girince ilk yılbaşı kıvılcımı düştü içime! Her tarafta yine o süsler o renkler... 1 saat aralarında dolaştım. Sonra da kendime erken yılbaşı kutlaması için noel geyiği aldım.


O da ofis masamdaki yerini aldı...

Bu haftasonu çok heyecanlı olacak benim için. Hem İtalya'ya götüreceklerimi hesaplayacağım, hem de Yedigöllerde fink atacağım. Lütten soğuk olmasın İtalya ve güneşli olsun bu pazar.. Keyfime diyecek olmasın. Lütten.

2 Kasım 2010 Salı

banana pancakes

29 Ekim Cumhuriyet bayramının getirdiği tatil dolayısıyla soluğu İzmir'de ailemin yanında aldım. İzmir'e her gidişimde yeni birşey keşfedip, "acaba dönebilir miyim " sorusuyla yüreğimi hoplatıyor sonra "yook ben İstanbuldan ayrılamamkiiii" diye yeniden şehrime dönüyorum.

Amma velakin...Bu gidişimde sanki yeni zaafımı bilircesine beni kalbimden vurdu İzmir. Mavişehir'de taypark isimli yeni bir mekan açılmış. Makinam olmadığı için çekemedim fotoğraflarını. Ahh çekebilseyim, burayı şenlendirecektim o renklerle!!! Her taraf çiçek dolu bu birrrrr, rengarenkler!! İkincisi ise isminden anlaşıldığı üzere taylar ve atlar var. Üstelik midilliler!!!! Bir önceki yazımla galiba tüm midillileri çağırdım ben kendime. 1 tane tay 2 tane de mini mini midilliler vardı ve internette bulduğum bir fotoğraf, oradaki şirinlerden birine çok benziyor hemen koyuyorum bak buraya. Öyle tatlılarki... Gelip kafalarını uzatıp kendilerini sevdiriyorlar, çok evcil ve sakinler.. Daha doğrusu ben öyle sandım :) Sonradan şahit olduklarım o kadar da sakin olmadıklarını gösterdi bize. Ben tayları severken bir de baktım karşıda bağlı bir golden köpek var. Dünya tatlısı açık sarı renginin üzerine , onlara en çok yakıştırdığım kırmızı tasmalardan da takmışlar. Fakat bazı yerleri sınırladıkları için goldenın yanına ulaşamadım. Ben de ulaşabildiğim yerden çığıra çığıra sevmeye başladım. Ben öyle sevince çıldırdı yavrucak ve en sonunda çalışanlardan biri tasmasını çözdü. O nasıl bir koşma! Üzerime 4 nala geldi, çok uzun zamandır görmediği kardeşine sarılır gibi kucağıma atladı. Uzunca süre seviştikten sonra ( ben de o gün krem kırmızı giydiğimden çok şirin olmuştuk:) ) köpeciğin ilgisi atlara kaydı ve onların yanına seğirtti. Bu bizimki atların toprağıyla oynaya onları eşeleye dursun, bu benim fotoğrafını koydum midilli bunu gördü. Ve bildiğin gözü döndü. Alanın en ucundan köpeğe doğru koşuyor ve teğet geçerek çalım atıyor. Bizimki de delice korkuyor ama kumla oynamaktan da alamıyor kendini... En sonunda öyle bir korkarak koştu ki kucağıma, baktım kalbi gümgüm çarpıyor. Ama yine de tek gözü de kumlarda :))))
Benim de olacak mı atlarım goldenlarım??? Bir çiftliğim olacak mı? Evettt, onları çok seveceğim hem de... Bütün zamanımı onlarla ve bahçeyle geçireceğim...

İtalya'ya gitmeme çok az kaldı. Bu aralar okuduğum bloglarda hep italyaya rastlıyorum. Algım değişti belliki... Her tarafta bir "gelato" muhabbeti, fotoğraflarıdır gidiyor. Görürsünüz 5 külahı aynı anda elime alıp, şapırdatarak yemeyen...

Küçük bir projem var. Minik ama şirin birşey. Çarşambadan sonra başlayacağım yapımına. Mutluluk damlası..



Mutlu bir salı günü diliyorum!
Kaynak