24 Ocak 2011 Pazartesi

gelbenisevbenibırakmabeni


İspanyolca kursu için gittiğim Cervantes'in bir güzel özelliği gerçekten İspanyol kültürüne dair her türlü iletişim  aracını barındırması.. Gazete, dergi, kitap, film, müzik albümleri.. Bu filmi gördüğümde, uzunca süredir flamenko hevesiyle tutuşan Meltem'in bayılacağını düşünerek hemen aldım. Filmin yönetmeni Carlos Sauro.


Adı :Carmen.1983 yapımı. Carmen müzikali ile karıştırılmasın, bu o değil. Ben filmi çok beğendim. Daha doğrusu, içinde dans olan az çok her filmi beğenirim. Müzikler Paco de Lucia 'ya ait. Hatta kendisi de oynuyor. Filmin konusu ise şöyle: Antonio, flamenko eğitimi vermektedir. "Carmen" adlı gösteri için başrolde oynayacak bir aday aramakta fakat kafasındakini bulamamaktadır. Ve sonunda bulacağı Carmen, yani başroldeki hatunumuz gayet sıradan bir tiptir. Gel gör ki Antonio gerçek adı da "Carmen" olan bu kıza vurulur. Ama hiçbir şey Antonio'nun istediği gibi gitmez çünkü Carmen ilişkideki rolleri tam tersine çevirir. 



Bu filmle ilgili, yukarıda video koydum ama asıl izlemenizi istediğim şudur : (Antonio Carmen'e duyguyu nasıl vermesi gerektiğini anlatırken, onu zorlarken)
http://www.220.ro/faze-tari/1983-CARMEN-CARLOS-SAURA-FLAMENCO/WARNaoHvJL/
Film bittikten sonra evde İmdb'den kaç puan almıştır oylaması yaptık ve komik bir şekilde ben noktasına kadar doğru bildim : 7.3



Gelelim diğer bir filme.
2 hafta önce fena yataklara düştüm. Bronşitler, faranjitler beni esir aldı. İşte tam bu sırada hazır da yatağa yapışmışken bir film izleyelim dedik annemle. Bu filmi daha önce  film dehası arkadaşım Gökmen söylediğinden, aklımın bir kenarına not etmiştim.
Semih Kaplanoğlu.
Bal.
Öncelikle şunu söylemeliyim, durağan, içinde çok dialog olmayan filmleri sevmeyenler için tavsiye etmem. Gerçi bence bu film onları da baştan çıkarır ama...
Biz bu filmi oturduk izledik, sonra kapattık dvd yi. Öylece kala kaldık. Durdukça daha çok içimize çöktü film. İçten içe sessiz sedasız içimize girdi, içimize işledi, beynimizi deldi. Ben bayıldım!
Film Karadeniz' de yaşayan bir ailenin hayatından bir kesit. Ama bildiğiniz üzere aslında bu film bir üçlemenin son halkası. Yumurta-Süt-Bal. Ben farkında olmadan sondan başladım. Bal filminde "Yusuf" karakterinin çocukluğu, Süt' te gençlik çağı ve Yumurta'da da Nejat İşler hali. Ben tersten başladığım için şanslıyım çünkü yönetmen bu şekilde izlenirse "bir karakterin başından geçenler hayatını nasıl etkiler" sorusunun cevabına şahitlik edeceğimizi söylüyor.
Film boyunca hiç müzik duyamayacaksınız. Yalnızca ormandaki hayvan sesleri, kuş sesleri.. Teknolojiye ait pek bir şey göremeyeceksiniz. Sadece ağaçlar, ahşap evler ve arılar.. Ama koku duyabilirsiniz. İzlerken burnunuza çam kokusu gelebilir, reçine ve de bal...
Kendinizi bırakın. Ve sadece izleyin. Detoks gibi gelecek...

Hiç yorum yok: