9 Kasım 2011 Çarşamba

sarı saçlım mavi gözlüm

Siren sesi.
Geçen yıl 10 Kasım.
Yer Karaköy.
Saat 09:00
Ofisteyim.
Penceredeyim.
Yanımda Ece var.
Saat 09:01
Ece ile birbirimize bakıyoruz.
İkimizde duygusalız, kimse kimseye birşey söylemiyor.
Saat 09:02.
Saat 09:03.
Saat 09:04.
Karaköy'de trafik yavaşlıyor.
Arabalar frene basıyor.
Boğazda trafik yavaşlıyor.
Gemiler yavaşlıyor.
Saat 09:05.
Saat duruyor.
Hayat duruyor.
İnsanlar donuyor.
Olduğumuz yere çakılıyoruz.
Siren sesi.
Göğsümden birşeyler yükseliyor yukarı, nasıl canımı yakıyor bu ses.
Aşağıda otobüs durağı var. İnsanlar trafiğin ortasında donakalmış haldeler.
En çok deniz trafiği garip. Tüm gemiler çakılmış oldukları yere.
Karaköydeki turistlerin hepsi saygı duruşu pozisyonu almış.
Siren başladığında bir tanesi bilemeyip yürüyecek oluyor, arkadan biri kolundan tutup durduyor.
Gözümden yaşlar iniyor. Sanki o ses hiç durmamış gibi, 1938den beri çalıyor gibi sanki.
Hiç durmasın kulakları sağır etsin istiyorum.
Ciğerlerimde hissediyorum sireni.
Cayır cayır yakarak geçiyor.
Nasıl keskin bir bıçak, yalım yalım...

Ne çok özledik seni bilmiyorsun işte...
Sadece bu siren sesine mi ağlıyoruz sanıyorsun...
Sadece 10 Kasımda mı anıyoruz seni zannediyorsun...
Bilmiyorsunki hiç bilmiyorsun...
Ne çok özledik seni bilmiyorsun işte...

2 yorum:

Adsız dedi ki...

BEBEĞİM AĞLATTIN BENİDE.
O BİLİYOR KENDİSİNİ NE KADAR SEVDİĞİMİZİDE BAŞKALARI,BİRİLERİ TAHMİN EDEMİYOR SEVGİMİZİN ÖLÇÜSÜNÜ.
KÜÇÜK TEYZEN NAZO (CİDDİYİM BURADA, CÜCCÜK YOK!)

bebe dedi ki...

teyzem yazıyı yazarken ben de kesintisiz 2 saat ağlamışımdır durduramadım bir türlü...

küçük teyzemi de ciddiyetini de yerim ama ben..