12 Şubat 2011 Cumartesi

kuş lokumu

Aklımda bloga yazacak birşey varsa onu yazana kadar içim içime sığmıyor. Hemen anlatmalıyım diye çırpınıyorum..

Bir zamandır işler çok yoğun ve kuvvetle muhtemel bu böyle mart sonuna kadar gidecek. Tam bu yoğunluğun arasında bir de müfettişler denetime gelince iyice kafamızı kaldıramaz olduk Ece ile. Ne zaman müfettişler voltalarını aldılar -ki o gün geçen perşembeye denk gelir, hemen ertesi gün soluğu bir zamandır gitmek istediğimiz "Lokanta Maya"da aldık. Önbilgileri vereyim öncelikle.. Lokanta Maya, Karaköy Lokantası'nın yanında açılalı henüz 1 yıl olmadı. Lokantanın sahibi New York aşçılık okulundan Didem Şenol, Timeout dergisinin İstanbul Yeme-İçme ödüllerinde "en iyi şef" ödülünü almış. 'Kızınız Defne'yi Oğlumuz İskorpite...' adlı kitabından da hatırlayabilirsiniz onu. 


Şimdi gelelim mekana ve yemeklere..Maya, orta büyüklükte bir restoran ve sıcak bir atmosfere sahip ki bunda dekorasyonun payı yadsınamaz. Daha adımımı içeri atar atmaz "fotoğraf çekmeliyim" hissi hemen sarıverdi bedeni.

















Bir duvarı boydan boya telle örmüşler ve içi silme ceviz. Kesinlikle orijinal bir fikir. Ortadaki masaların üstünde koca koca meyveler var, sonradan Ece'den öğreniyorum, "bergamot"muş bunlar. Yemin ederim ki ben onu bir tür baharat sanıyordum! Bu arada üniversiteden bir hocam bu kelimenin kökeninin "bey armudu" olduğunu ve zamanla "bergamot"a döndüğünü söylemişti.
Ece ile yerimizi seçtikten sonra, yemek menüsüne göz attık. Maya'nın günlük öğlen menüsü var, her gün değişiyor ve sitesinde fiyatlarıyla beraber yayınlanıyor. Sitesi budur: http://lokantamaya.blogspot.com/   Dahası sitede Didem Hanım'ın leziz yemeklerinin tariflerini de bulabilirsiniz -ki bence burada yemek yedikten sonra bu sayfa direk takip edilecekler arasına girer. Aynı tarif mekanın içinde tavandan yere kadar inen aynanın üzerinde de yazıyor.






Yemek öncesi humus&sıcak ekmek ve"mücver" deneyimi inanılmazdı! Zaten tüm yemek boyunca tek ettiğim kelime vardı  o da "inanılmaz!". Mücverin yanında salatalık ve naneli yoğurt sos geldi. Yalnız ben böyle bir mücver yemedim, artık fındık yağıyla mı yapıldığındandır yoksa içinin kıvamından mıdır nedir, bildiğim "lokum" yer gibi oldum! Genel olarak da yemekler lokum kıvamındaydı, ağızda eriyen ve tadı damakta yerleşip kalan..






Ben ana yemek olarak "ızgara levrek fileto" istedim Ece de "yoğurt marineli ızgara tavuk, pilav". Ben böyle balık yemedim arkadaş! Yanındaki yeşilliklerin üzerine tuz,limon ve yağ gezdirilmişti, yani parmak oynatmaya gerek yok, sadece yemeğin keyfini çıkarmak kaldı bana..Kendisi şöyle birşeydi: 


Yoruma gerek var mı bilmiyorum :) Gerçekten çok iyiydi. Yemek sonrası, yakın zamanda geçirdiğim faranjitleri bronşitleri hemen unutup, dondurma istedim kendime iki top. Ama eminim ki benim yerimde kim olsa aynı şeyi yapardı. Dondurmalarımın bir topu çikolata-bergamotlu ötekisi güllüydü çünkü! 

Hesabı istedik, diyorum ya küçük ve şirin ayrıntılar var diye.. Hesap bu şekilde geldi:

Çok şirin :)

Son olarak 2 şey söyleyeceğim..Birincisi, gerçekten uzun zamandır beni bu kadar -üstüste- mutlu eden bir damak tadına rastlamadım. Hepsi birbirinden özenle hazırlanmış tadlarla dolu Maya'yı acil ziyareti şiddetle tavsiye ediyorum! İkincisi ise, bakalım sizin de yan masanızda Tuncel Kurtiz oturuyor olacak mı ;)

2 yorum:

birkadin dedi ki...

cok guzel notlar aliyorsun bebecim, sen bu blogu hic silme olur mu, ben donunce hepsini tek tek yapacam, bazilarina seni de arayacam ayrica ;)

bebe dedi ki...

teşekkür ederim pıtırcıkkk :) ara hatta beraber de gidelim..