9 Ekim 2011 Pazar

je m'en fous

Sabahtan beri muhasebe çalışıyorum. Bir yandan türkçelerini okuyup, ingilizcesini çalışıyorum, bir yandan ispanyolca kelimeler çarpıyor kulağıma. Beynim sulandığından bugünkü postta çok yazı yazamayacağım. Aslında anlatacaklarım vardı ama bir sonrakine inşallah. Kısa kısa notlarla sizi fotoğraflara gömeyim.


Geçen hafta kendimi Barcelona'nın arka sokaklarda neler oluyor temasına kaptırdım... Sırf dantelli sokak lambalarına, kapı kulplarına kalsa bu şehir sevilir! 


Çoook şirin bir mağaza buldum, önünden ayrılamadım. Daha bir dolu vardı bu arabalardan. Çok canlılar...





Bu da İspanyol usülü kızarmış tavuk...


Elbette şehir takibatına hızlı bir giriş yaptım. Yalnız şunu açıkça söylemeliyim. Evet çok seviyorum kültürel aktivitedir, partidir odur budur ama tam İstanbulda düzenimi oturtmuşken baştan başlamak azıcık zor geldi yalan değil...Yine de yine de ben yeniyi çok severim :) Ve yenilenmek iyidir. Taze kan por favor :)


Ee artık tapaslar bir yerden başlamak lazım gelir diyerekten açılışı yaptım. Tapas nedir? Kısaca "meze". Türlü türlü mezeler, İspanyolların olmazsa olmaz atıştırmalıkları. Açılışı gözüme ilk güzel gelen yerden yaptım. Fakat bu şehir tapas ustalarını barındıryor. Onları da ziyaret etmek listemde... 


Burayı gördüğümde çok açtım ama aklıma kazıyıp, tapas sonrası yeniden buldum :) Satıcı kızın burada böyle suratsız durmasına bakmayın, dünya tatlısıydı ve bana aşağıdaki külahı hazırladı. Yukarıdan bakınca bir gül gibi gözüküyordu. Yukarıdan fotoğrafını çekemeden bitti :)








 Şimdiden iyi haftalar....

Hiç yorum yok: