8 Nisan 2009 Çarşamba

Life is a cabaret!...




Geçtiğimiz akşam şehir tiyatrolarında çalışan arkadaşım sayesinde "Cabaret" isimli yeni sahnelenmeye başlayacak olan oyunun galasına gittik Emreyle. O kadar keyifli bir akşam geçirdikki anlatamam...



Cabaret, oyuncularından ses düzenine, yönetmenden ışıklandırmasına kadar çok titiz bir ekip barındırıyor elbette sonuç muhteşem!


Başrol oyuncuları -ki kokteylde tanıştım çok mütevazı ve sempatikkkk insanlar- Mert Turak ve Senan Kara sahnede harikalar yaratıyorlar. İkisinin de enerjilerine hayran kalmamak elde değil. Öyle ki oyun sonrası sanki salona takla atarak geleceklerini sandım. Yerinde bir türlü duramayan Senan, komunist karşıtı aşkına(!) "nooooooolurrr nooooooooooooooooooolurr" demesiyle Mert ise "wilkommen,bienvenue,welcome" şarkısıyla aklımda kaldı... Müzikli oyundan çok bir Broadway müzikalini andırıyordu sahnede tanık olduğumuz koreografiler ve orkestra...(Ki Broadwayde de sahnelenmiş) Kostümler gözalıcıydı özellikle de Senanınki..Zaten oyunun broşüründe tasarım eskizi de yer alıyor.



Oyunda Berlin'de ikinci dünya savaşı öncesi toplumsal durumdan bir kesit aktarılıyor. Nazilerle komunislerin, nazilerle yahudilerin, nazilerle diğer insanların ilişkilerine değiniliyor. Elbette sadece dünyayı yaratmış havalarındaki naziler anlatılmıyor, günlük, sıradan olay ve ilişkiler de mizahi bir dille ele alınıyor.



Oyun sonrası kokteylde İstanbula geldiğimden beri gördüğüm ünlü sayısı kadar sanatçıyı birarada gördüm :) bir kısmıyla da tanıştım.. Ama özellikle şu sıralar çok ünlü olan bir sanatçıyla tanıştım ki en çok ona sevindim galiba:) Ve fakat o benim aklımda yeni dizisiyle değil lise yıllarımda izlediğim bir dizide canlandırdığı karakter ile kaldı.. Sıdıka... Hasibe Eren yani..


Gecenin ilerleyen vakitlerinde ertesi gün işe gideceğimi düşünerek bu büyülü atmosferden çıkıp eve yollandım ama evet bildiniz aklım orda kaldı...

Hiç yorum yok: