18 Ağustos 2010 Çarşamba

never give up on your dreams, follow the signs!

Bu muhteşem! Ne zamandır aradığım hayallerimi buldum ben! Yeniden not defterimi alıp düşlerimi yazdım...10 günlük tatil beni "re-hab" den çıkmışa çevirdi. Sonra düşündükçe bunları yeniden yeniden, sevinç limitlerimi aşıp, panik-atak noktasına geliyorum, öylesi bir iç mutluluk bahsettiğim...

10 günde biriktirdiklerimi nerden başlayarak anlatsam bilemedim şu an...Bir yerden tutup, ucundan kıyısından başlıyorum işte...



Bir "Bodrum rehberi" hazırlayamamış olabilirim. Bir tatilimi de şööyle oh yatayım uzanayım, başka da bir halt yapmayayım diye geçirmiş olabilirim. Bodrum iyiymiş, hoşmuş,güzelmiş ama yüksek beklentilerim nedeniyle hayal kırıklıklarım oldu. 5 gün Bodrumda herşeydahil-üstükalsınlar yetti bana.. Yazlığı olanlar ayrı, geriye kalan fasa fiso...


Geçen yıl  Gökova'da günübirlik tura katılmıştım ve o sulara, turkuaz rengine delirmiştim. Ama Gökova yani diğer adıyla Akyaka, genel olarak o muhteşem tur dışında çok birşey ifade etmemişti benim için. Oysa bu yıl 2 gün kaldığım Göcek öyle mi? Ben aşık oldum, aşık! Baştan uyarıyorum, herşey beklentilerle doğrru orantılı..Demek benimkiler Bodrumda karşılanamayacak kadar küçükmüş...

Göcek, küçük küçücük bir yer..Küçükten kastımız nedir, gerçekten küçük :), sen de 15, ben diyeyim 20 dakikada her tarafı gezersin. Kalacak bidi bidi bir dolu yer var. Biz "Dim Otel"de kaldık.Tamamen yolda karşılaştığımız belediye çalışanının tavsiyesine uyduk. Dim Ailesi işletiyor burayı. .En küçük üyesi 4 yaşında ama asayiş ondan soruluyor! Babamla sohbetleri:

-Benim adım Turgut Dim. Tam 4 yaşındayım.
-Turgut çok memnun oldum. Ben acaba şu çizmelerini alabilir miyim?
-Hayır, onlar küçük sana.
-Ama benim torunum var senin yaşında, ona götüreceğim.

Bir anda  tüm yelkenler suda...

-Torununu getirir misin onunla oynayayım?

Otellerin çoğunun ortalama büyüklükte havuzu ve internet bağlantısı, insanlarının çoğunun ise bisikleti var. Çevre lokantaların tamamına yakını orta ve üstü. Yemek kalitesi, çalışanların ilgisi, esnafın samimiyeti hepsi 10 üzerinden 10! İnsanların üzerinde hep salaş ketenimsi şeyler.. Mağazalar hep salaş ketenimsi şeyler satıyorlar :) bence hepsi birer moda harikası! Minicik tertemiz, düzgün insanların barındığı bir sahil kasabası Göcek. Daha ilginci, buranın kendine ait bir plajı yok. Buraya insanlar tura çıkmaya geliyorlar veyahut tekne kiralamaya... Biz tura çıktık, 12 adalar turu... Deniz tahmin edilesi şekilde berrak ve güzel.. Tur karşılaştırması yaparsak Gökova'yı tercih ederim. Ama mekan... diyorum ya Göcek'in Eros okları vardı diye!...

Göcek'in anılarıma kattığı şeylere gelirsek.. Öncelikle vakti zamanında İstanbul'da 'Japon Kültür'e gitmiştim. Buranın sahibi Muharrem Bey daha sonra Bunka Cafe'yi açarak sushicilere çağrı yapmıştı. Muharrem Bey'in eşi Japon ve kızı da dünya tatlısı bir Japon-Türk karması. Otelimizin tam karşısında Bunka Cafe'nin, Göcek şubesini gördüm! Üstelik minimalist Japon tarzıyla oluşturulmuş bahçesinde, bungalovları, kocaman beyaz yastıklı salıncağı ve yeşil çaylarıyla...Muharrem Bey tam karşımda! Yeşil çay sevdalısı annem, bence çok da hoş kokusu olmayan o çayı yudumlarken gayet iyi görünüyordu üstelik :) Göcekte yaşadığım bir diğer güzellik ise, tekne turunda denizden çok teknelerle ilgilenip, kaptanın dikkatini çekmiş olmamdır. Böylece yaklaşık 30-40 dakika tekneyi ben kullandım! Vee adım "kaptan"a çıktı elbette :) Bu ilginçlikleri bulmak için özel bir çaba harcamıyorum sanırsam ;)  ( ki Bodrum'da otele gelen Kübalı grubun solistinin, onca kişi arasından beni seçip sahnelere taşıması da tesadüf değil, eminim artık!ama o saniye salsa yapacağım diye bildiğim tüm İsapnyolca kelimeleri unutmuşum)  Hemen denizciliğe dair sözcük dağarcığımdan bahsedeyim:

sancak: sağ
iskele: sol

Yani "iskele" yap denirse sola, "sancak" denirse sola çeviriyoruz dümeni. Eğer dalga gelirse yırtmak için dalganın geldiği tarafın tersine kırıyoruz ki teknenin totoşuna vursun dalga gelip, yoksa tüm teknedekiler çizgi filmlerdeki gibi yemyeşil olana kadar sallanır dururlar...

Tekne turu ile ilgili söyleyeceklerim var. Eğerki giderseniz Göcek'te tura,kesinlikle "Serdar SS" teknesini tercih etmelisiniz. Teknenin sahibinin çocuklarının başharfleri o "s"ler, ne naziler elbette ne de Eskişehirli :) Bu teknenin diğerlerinden farkı rotası. Yani tüm tekneler aynı rotayı izleyip, aynı saatlerde aynı yerde mola verirken, bu kaptan burada bir innovasyonu devreye sokarak klasik rotayı tersten izliyor ve kimsenin durmadığı yerlerde durarak 'hayat size güzel' mantığını devreye sokuyor. Son bir tüyo, teknenin sağına oturursanız hep gölgede kalırsınız!


Not: Turda girilen bir koyda Bedri Rahmi'nin kayalara çizdiği ve mozaiklendirdiği, onun klasik izlerini yani balıklarını görebilirsiniz.Bir diğer koyda ise deniz kenarındaki ağaca tarzanlık yapabilmek adına halat bağlanmış, sallanıp içine uçuyorsun. İtalyanlarla katıldığım bu heyecanlı yolculukta az kalsın sağ kulağımı patlatıyordum hızlı bir basınçla suya düşünce... Her saniye güllük gülistanlık geçmiyor tabi....

Hiç yorum yok: