18 Temmuz 2008 Cuma

büyükada günlüğü...

Yoğunluğumdan ve annemin deyimiyle boklu tavuk oluşumdan ( yerinde durmayıp sürekli gezen manasında) eve döndüğümde çok yorgun oluyorum ve bloga yazmak istediklerimi sürekli erteliyorum. Bir önceki yazıda geçen haftasonunu yazarken şimdi 2 hafta önceyi anlatacağım.



Kardeşimin İstanbul'a gelmesi dolayısıyla onu gezdirmek boynumuzun borcu oldu pıtırcıkla:) Yoksa ne elinden ne dilinden - duy beni Ataaaa:) İlla Büyükada'ya gitmek istedi, 2-3 yıl önce birlikte gitmiştik ve çok keyif almıştık, belli ki tadı damağında kalmış. Bostancı iskeleden vapurla mavi-yeşil manzaralar eşliğinde adaya geçtik. Baharla birlikte ada sezonu açılıyor ve yazın yürümenin zorlaştığı zamanlar bile oluyor. Gittiğimiz haftasonu da epey bir kalabalıktı. Karaya basar basmaz, bisiklet kiralamak için yer bakınmaya başladık. İkili bisiklette kısa sürede yeri öpeceğimizi anlayınca, tekil takılmaya karar veriyoruz. Önümüzde arkamızda faytonlar adayı bisikletle turlamaya başlıyoruz. Faytonları çok severim, artık adada fayton imal eden az usta varmış ve babadan oğula aktarılarak bu meslek devam ettiriliyormuş, yani hem yapımı hem de kullanımı açısından.. Ve fakat ne yalan söyleyeyim, atlar döke döke gittikleri için hem yollar çok pis hem de burnunuzun direğinin kırılması ihtimali çook yüksek!! Biz hiçbirşeyin keyfimizi bozmayacağına yemin etmiştik, ordan yırttık:)




Bisikletten yorulup, ikide bir mola isteyince bir yerde oturup soğuk birşeyler içelim dedik veee inerken Kahve Dünyası'na rast geldik. Muhteşem bir yerde konumlanmış, ada manzarası ayaklar altında! Daha önce oturmamıştım Kahve Dünyası'nda hiç. Adamlar o kadar makul tutmuşlar ki fiyatları, istediğiniz kadar lezzetli birşey gelmeyeceği fikri oluşuyor kafanızda önce. Ama hem sunum hem de tat olarak çok başarılılar, üstelik yer seçimleri de harika. Artık dikkatimi çekiyor gittiğim yerlerde; Eskişehir'de de eski, restore edilmiş değirmen formunda bir binayı "kapatmışlar" diyeceğim çünkü gerçekten burayı almak sandalye kapmaca kadar mantıklı ve üstüne etkileyici olmuş. Neyse, içecek olarak hep beraber limonata seçtik ve yanında dondurma istedik. Açıklama yapmadan fotoğraf koyuyorum top sizde:)









Bu arada dondurma demişken, adada açık
dondurmalar ilgi çekici külahlarla satılıyor
(biz kup aldık-ada dondurması gelecek bahara)...
Epey dinlendikten, bol fotoğraf çektikten sonra bisikletlerimizi teslim ettik. Bir dahaki sefere
ada yokuşlarında bu kadar yorulmamak için
faytonu tercih edeceğim şüphesiz...

Hiç yorum yok: