22 Nisan 2010 Perşembe

ada-ada-ada-ada-ada-ada-adaaaaaaaa


Dünden beri Truva'ya binmek istemediğimden, Kamil Koç otobüsünün rezervasyon opsiyonlarının düşmesini bekliyorum. Bugün 11:15 itibariyle 7 numaralı koltuğa kuruldum :) Çok sevindim çünkü geçen sefer yolda iki film izledim - Devil wears Prada ve Boleyn Kızı. Kamil Koç, otobüslerini yenilemiş ve en son Amerika'ya giderken uçakta kullanmış olduğum "koltuk arkası yolcu eğlendirme şeysi"nden koymuş. İşte yarım kalan 3. filmimi tamamlayamacağımdan korktum ondan bütün heyecanım :)

Şaka maka Bozcaada'yı gerçekten çok özlemiştim ve geçen yaz da gidemediğimden artık burnumda tütüm tütüm tütüyordu. (Türkçeyi bu yüzden seviyorum). Annemlerle ve teyzemle muhteşem bir 4 gün geçireceğiz diye planlıyorum. Atalay da gelebilseydi çok güzel olacaktı. Bir sonrakine inşallah!

Yolda giderken dinlenecek müzikler hazır, annemlerle İstanbula dönerken dinleyeceklerimiz hazır. Ece saolsun  "yol müzikleri serisi-2" cdsini çekip getirmiş. Bu Ece'nin seçme müziklerinden oluşan süper bir cd! Şarkıları djmiz Ece Hanım sıraya koymuş. Ofiste çalarken de hemen moda girip arada sesleniyor "Şimdi biraz yavaşlıyoruz" ya da " Veee hızlanma vakti, eller havaya" :)

Bu yazıyı yine yeniden adaya ayırdığım için...

Feci halde burnuma reçel kokuları geliyor, şarap kokuları... Beyaza boyanıp kırmızı kurdelelerle süslenmiş ağacın altında mor koltuklarda oturup denizi izlemek...

Çok çok fotoğraf çekeceğim. En güzel fotoğrafları ben çekeceğim. Adaya en çok ben aşık olacağım...........En çok ben...............


Hiç yorum yok: